Cumhuriyet ve Atatürk devrimleri, Türk tarihinden, töresinden süzülüp gelen varlığımızdır.
Bayramımız Kutlu Olsun
Alışılageleni sürdürmek ve bu konuda bir tartışma açmayı sakıncalı bulmak, önce Türk töresi ve Atatürkçü düşüncenin özüne, sonra geleceğe, yeniliğe karşı gelmek olur.
Basmakalıp, şekilci ve çıkarcı Atatürk ve Türk Milleti sevgisinin yerini gerçekçi, tenkitçi ve tamamlayıcı çalışmaların alması ve Atatürk sömürücülüğüne bir son verilmesinin zamanı geçmektedir. Atatürk’ü artık akıl gözü ile görüp saymak zamanı gelmiştir.
Cumhuriyet ve Atatürk devrimleri, Türk tarihinden, töresinden süzülüp gelen ve yalnız bize değil cihana da yeni bir hayat anlayışı getiren bir başlangıçtır.
Doğaldır ki öncülük ettiği eser, eksiksiz olmadığı gibi tamamlanmış da değildir. Bizlere düşen bu başlangıcı sürdürmek, yeniliklere devam etmektir.
Mesela dünya, “mazlum milletler” kavramını ilk defa Atatürk ile tanımıştır. “Yurtta Sulh Cihanda Sulh”u da…
Oysa bugün, bu törenin evlatları, mazlumların üzerine yürüyen emperyallerin safında “gazaya” durmaktadır.
İşte bu gediği onarmak ve yenilenmek durumundayız.
Töremizde Atatürk ile Yeniden Hatırlanan
Hakan Karakteri: Bilge Olmak/ Bilgi Sahibi
Olmak veya Olmaya Niyetli Olmak
Töremizde, başta hakan olmak üzere toplum liderlerinde aranan olmazsa olmazların başında “bilge olmak” gelmektedir.
Ne demek istediğimizi, özellikle 2011 Arap Baharı sürecinde başlayan ve ülkemiz dahil pek çok coğrafyada büyük tahribatlara yol açan “maceracı” devlet yönetimi anlayışını hatırlatmamız yeterlidir.
Özellikle Suriye iç savaşına yaklaşım bizim açımızdan üç önemli töre kuralının çiğnenmesine örnektir:
1. Cihanı kendisi gibi görerek ona sahip çıkmak, barış içinde yaşamak.
2. Hayalperest yaklaşımlarla ülkenin ve milletin varlığını tehlikeye atmamak.
3. Müspet bilgilerle olabilecekleri tahmin etmek ve çağın gerçeklerini yönetmek.